İstanbul'un o ilçesinde tehlike alarmı! Naci Görür deprem gerçeğini yüze vurdu: O ilçeyi vuracak

Deprem uzmanı Prof. Naci Görür, "Türkiye'nin her yerinde depremler olacak ama İstanbul'da yıkılacağız" şeklinde konuştuğu açıklamasında “24 yılı geride bıraktık, 7,5 yoğunluğa ulaşabilir." dedi. Görür, Silivri'ye işaret ederek “8 büyüklüğünde deprem bekleniyor." diye konuştu.

İstanbul'un o ilçesinde tehlike alarmı! Naci Görür deprem gerçeğini yüze vurdu: O ilçeyi vuracak

Yer bilimleri profesörü. Dr. Naci Görür, İstanbul Rumeli Üniversitesi'nde düzenlenen deprem gerçeği ile yapılması gerekenler konulu sempozyuma katılarak burada bir konuşma yaptı. Üniversitenin Silivri yerleşkesinde düznelenmiş olan etkinlikte önemli bilgiler veren Prof. Dr. Görür, "Türkiye'nin her yeri faylarla dolu ve bu fayların deprem tekrarlama süresi dolduğunda deprem kaçınılmaz olacaktır" dedi.

"4 VEYA 5 DEPREMDEN DEĞİL, 7 VE DAHA FAZLA DEPREMDEN SÖZ EDİYORUM"

Prof. Dr. Görür, konuşmasında "Türkiye'nin her yerinde deprem olacak. 4, 5 büyüklüğünde depremlerden bahsetmiyorum, 7 ve üzerinde yıkıcı depremler olacak. Yani bir gece bu ülkede uyanırsanız ve bir yerlerde büyük bir deprem olduğunu, binlerce evin yıkıldığını ve insanlarımızın öldüğünü duyarsanız. Gerçek olan bu. Bu çözüm çok basittir. Tek çözüm depreme dayanıklı yerleşim alanları oluşturmak ve ülkemizdeki tüm yerleşim alanlarının depreme dayanıklı olmasını sağlamaktır. İmkansız gibi görünüyor ama mümkün. Örneğin Kaliforniya, Japonya, Meksika ve hatta Brezilya, Arjantin, İtalya ve Çin. Endonezya ve çevresi de dahil olmak üzere bu yerlerin tamamında depreme dayanıklı şehirler oluşturuldu. Bu ülkelerde Türkiye'deki, özellikle de Japonya'daki depremden daha şiddetli depremler yaşanmasına rağmen hala 35 ölü ya da hiç ölüm olmadı. Günlük yaşam bile değişmedi. Depremin olmadığı yer yoktur. Öncelikle bunu kabul etmemiz ve bilinçli hareket etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“7.5’E KADAR BİR DEPREM BEKLENİYOR”

İstanbul'un o ilçesinde tehlike alarmı! Naci Görür deprem gerçeğini yüze vurdu

Marmara bölgesinin deprem tehdidi içerisinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görür, şunları söyledi:

“Marmara Denizi'nde körfezden başlayıp Tekirdağ'a kadar uzanan bir fay zonu var. Bu bölge dünyadaki en tehlikeli ve sismik bölgelerden biridir. Uzunluğu 160 km olup 3 bölümden oluşmaktadır. Biri takımadaların güneyindeki Adalar fayı, biri Kumburgaz fayı, diğeri ise Tekirdağ fayıdır. Denizaltıyı araştırırken 1910 yılında bu kısmın arızalandığını tespit ettik. Kalbimize yakın iki fay kilitlendi. Deprem yaratma özelliği vardır. Ne zaman üretilir? Bilmiyoruz ama 1999 depreminden sonraki 30 yıl içinde diyelim, 30 yıl içinde herhangi bir zamanda Marmara'da deprem olma ihtimalinin yüzde 64 olduğunu açıkladılar. 24 yıl oldu. Dolayısıyla bu iki fay deprem yaratacaktır. Bu iki fay ise aynı anda kırılması halinde depremin şiddeti 7,5 büyüklüğüne ulaşabilir”

"DEPREM ŞİDDETİYLE BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDA OLAN FARKI ÖĞRENMEK GEREKİYOR"

Depremin büyüklüğü ile ölçeği arasındaki farkın henüz bilinmediğini vurgulayan Prof. Dr. Görür, "Depremin büyüklüğü ile şiddetini hep karıştırıyorlar. Depremin büyüklüğü deprem sırasında açığa çıkan enerjiyle ifade edilir. Örnek vermek gerekirse; Geçtiğimiz günlerde yaşanan 7,7 büyüklüğündeki deprem, 5 milyon ton TNT'nin yani patlayıcı maddenin eş zamanlı patlamasına eşdeğer enerji açığa çıkardı. Hangi enerji açığa çıkıyorsa Güneydoğu depreminde de açığa çıkıyor. Büyüklüğü 7,7'dir. Bu boyut değişmez ama yoğunluk değişir. Diyelim ki, Marmara'daki Kumburgaz fayı üzerinde deprem oldu. Deprem sırasında Silivri sahilinde bulunanların bir kısmı depremi farklı hissederken, bir kısmı da o sırada Isranca Tepeleri'nde olsaydı depremin farkına bile varmazlardı. Çünkü bu kişi Richter ölçeğine göre 5 veya 4 büyüklüğünde bir deprem hissetmişti. Yani depremin kaynağına ne kadar yakın olursanız depremi o kadar güçlü hissedersiniz. Ne kadar uzağa giderseniz, yerçekimini o kadar az hissedersiniz Bu sadece mesafeye değil, aynı zamanda depremin ölçeğine veya derinliğine de bağlı" diye açıkladı.

SİLİVRİ'DE 8 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM BEKLENİYOR"

Prof. Dr. Görür, "Depremin şiddeti binaya, yapısına ve dayanıklılığına bağlı" dedi ve şöyle devam etti:

"Silivri'de 8 büyüklüğünde deprem bekleniyor. Richter ölçeğine göre 8 büyüklüğünde bir deprem küçük değil. Yüksek binalar yapıyorsanız ve bu binaların kesişimi olan temel ile zemin arasında iyi bir ilişki sağlayamıyorsanız, iyi mühendislik hizmeti vermiyorsanız, kullanmıyorsanız İyi malzeme, iyi planlamazsanız Silivri'deki evlerin ayakta kalması pek mümkün değil"

"MARMARA’DA ŞU AN DEPREM OLSA, YERLE BİR OLABİLİRİZ"

Prof. Dr. Naci Görür, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Marmara'da deprem olursa, basit tabirle yıkım olur. Altyapı ve çevre depoları tamamen yok edilecek. Bakın bu 11 şehirde deprem oldu. Bu 11 şehirdeki yıkımı düşünün. Bundan daha fazlası oluyor. Güneydoğuda yaklaşık 100.000.000 ton enkaz keşfedildi. İstanbul'da bu sayı birkaç yüz milyon tona ulaşabilir. Bu alışılmadık derecede yıkıcı olacaktır çünkü kentsel yoğunluk nüfus yoğunluğuna eşittir. Buradaki yapı yoğunluğu fazla olduğu için can kaybımız fazla olabilir. Örneğin İBB'nin yaptığı araştırmalar İstanbul'da 97 bin binanın tamamiyle çökeceğini gösteriyor. Bu milyonlarca insanın güvende olmayacağı anlamına geliyor. Çökmekle tehdit ediliyor. 97.000 binanın ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Yaklaşık 10.000 bina üzerinden hesaplayalım. 10.000 bina 5 katlı ise bu 50.000 kat demektir. Her katta 2 daire olursa 100.000 daire olacaktır. Her dairede 5 kişi olsaydı 500.000 kişi olurdu. Ölü sayısının %10 olduğunu varsayarsak bu 500.000 kişi demektir. Marmara böyle bir tehdit altında. Ve ne yazık ki insanlar hala bunun farkında değil.

"ALTI MADDEYİ TÜMÜNÜ YAPARSANIZ DEPREMDEN MİNİMUM HASARLA SAĞLANACAĞIZ."

Yapılması gereken 6 madde vardır. Dünyadaki tüm şehirler bu altı unsurdan oluşuyor. İçinde ne var? Yönetim sistemi, kamu altyapısı, gayrimenkul rezervleri, ekosistem, çevre ve ekonomidir. Bunları şöyle çıklayabilirim; Önce yerel toplumu, sonra kamuoyunu eğitmeliyiz. Japonlar halk eğitimine anaokulunda başlıyor.Halkın depremle ilgili bilgi, beceri, farkındalık ve kültüre sahip olması gerekiyor. Eğitimin okullarda da verilmesi gerekiyor. Gerektiğinde reklam panoları, kamu spotları, televizyon programları ve okullardaki dersler aracılığıyla eğitim verilecektir.

Altyapının iyileştirilmesi gerekiyor. Mesela İstanbul'un Avrupa ve Asya yakasındaki içme suyu ve kanalizasyon şebekelerinin sismik analizini bu nedenle yaptım. Deprem sırasında meydana gelebilecek boru hattı patlamalarının sayısını yetkililere bildirdim. Yapılması gereken bu boruların değiştirilerek daha esnek borular takılmasıdır. Yaşadığınız yerleri ve şehirleri depreme dayanıklı hale getirin. Bu mu? İnan bana, bu mümkün. Eğer bir bakanlık kurulur ve bu çalışmalar başlarsa Türkiye 15 yıl içinde depreme dayanıklı hale gelebilir. Bu sizin sorumluluğunuzdur. Deprem söz konusu olduğunda siyaseti bir kenara bırakın ve oy verdiğiniz kişilerin depreme dayanıklı olmasını talep edin.

Bu yüzyılı ekonomik ve politik olarak bağımsız geçiremeyiz. Deprem olmadan önce şehrin bu bölgelerini depreme dayanıklı hale getirirseniz, deprem şehre çarptığında da depremi en az hasarla atlatırsınız"