İlk sorunun cevabı, karşınızdaki kişinin konunun dışına çıkmasına veya konuşmanızın bittiği izlenimini vermesine izin vermemek olabilir. İnsanlar birbirleriyle konuşurken birbirlerini dinliyor gibi görünürler ama aynı zamanda ne söyleyeceklerini kafalarında planlarlar. Bunu mümkün olan en kısa sürede ifade etmek için de sabırsızlanırlar. Karşınızdakinin konuşmasını bölmeyecek kadar olgunsanız, konuşmak için karşınızdakinin kısa sessizliğinden yararlanacaksınız.

Bir kişinin sesinin kesildiği anlık soluklanma esnasında 'ııı', 'eee' gibi şeyler söyleyerek boşluğu doldururlar, böylece karşıdaki kişi onun konuşmayı bitirdiğini düşünmez. Bunu yaparak, geçmeye devam edeceklerine dair bir mesaj gönderiyorlar. Yani koltuğunu kaybetmemek için oturduğun yerden kalkmamak gibi bir şey bu.

Bu genellikle yavaş konuşan insanlar tarafından kullanılan bir taktiktir, ancak zamanla alışkanlık haline gelir ve 'ııı'sız, 'eee' demeden konuşamazlar, bunu da çok fark etmezler. Bazıları daha da anlamsız kelime ve deyimler kullanırlar ve dikkatlerini dağıtmamak için taktikler alırlar. Örneğin konuşmaya "Bu çok ilginç" diyerek başlayan bir kişi, söyleyeceklerinin çok ilginç olacağını daha baştan ilan eder ve karşısındakinin sonuna kadar dinlemesini sağlamaya çalışır. Genellikle bu konuşmadan ilginç şeyler çıkmaz.

Dil boşluklarının neden "zzz" ve "uuu" gibi sesler yerine "m" ve "eee" gibi seslerle dolduğu sorusunun cevabı fonetik alanına girmektedir. 'ııı', 'eee' seslerinin sesli harflerden oluşmasından dolayı keyfi olarak uzatılabilir ve dudaklarda bu sesler ortaya çıkabilir. Dilinizi veya dişlerinizi hareket ettirmeden kolayca çıkarılabilir. Bir kelimenin baş harfiymiş gibi yanıltıcı değildir. Ağız, ilk kelimeyi söylemeye hazır olarak en uygun pozisyonda kalır.