Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) gerçekleştirdiği norm fazlası atamaları, binlerce öğretmeni hem maddi hem de manevi olarak zorlu bir sürece soktu. Görev yerleri değiştirilerek saatlerce uzaklıktaki okullara atanan eğitimciler, mevcut ekonomik koşullar altında yeni bir düzen kurmakta veya taşınmakta büyük güçlük çekiyor.

Bu atamalar sonucu pek çok öğretmen, aile düzenini bozmamak adına her gün uzun mesafeler kateterek yeni okullarına gidip gelmek zorunda kalıyor. Bu durum, öğretmenlerin hem bütçesini hem de psikolojisini olumsuz etkilerken, sendikaların hukuki süreç başlatma hazırlığında olduğu biliniyor.

Yaşanan bu mağduriyetin ortasında öğretmenler, en azından içinde bulundukları durumu hafifletmek amacıyla okul yöneticilerinden destek talep ediyor. Özellikle branş öğretmenleri, ders programlarının daha verimli bir şekilde düzenlenmesini istiyor. Ayda binlerce lirayı bulan yol masraflarını bir nebze olsun azaltabilmek için okul müdürlerinden haftada bir günlerini boşaltacak şekilde bir programlama yapılması talebinde bulunuyorlar.

Ancak birçok okulda bu haklı talebin karşılık bulmadığı belirtiliyor. Okul yöneticilerinin ve hatta bazı meslektaşlarının, resen atanan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılara karşı duyarsız kaldığı ifade ediliyor. Ağır bir ekonomik ve psikolojik yük altında görevlerini yapmaya çalışan öğretmenlerden, tüm bu olumsuzluklara rağmen tam verimle çalışmaları bekleniyor.

Okul yöneticilerine düşen görev, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in atama politikasındaki kararlılığını, öğretmenlere yönelik bir baskı aracına dönüştürmemek olmalıdır. Bakanlığın makro politikaları eğitimin geleceği için önem taşırken, okul düzeyindeki yöneticilerin görevi, bu zorlu süreçte öğretmenlere destek olarak eğitim ortamının huzurunu ve verimliliğini korumaktır.