Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Reuters'a verdiği röportajda Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde bulundu. Şimşek, dezenflasyon sürecinin başarılı bir şekilde ilerlediğini ve 2027 yılında enflasyonun tek haneye ineceğini açıkladı. Ayrıca, döviz rezervlerinin arttığını, kur korumalı mevduattan çıkışların hızlandığını ve cari dengede de iyileşme olduğunu vurguladı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bakan Şimşek, uygulanan ekonomik programın dış kırılganlıkları önemli ölçüde azalttığını ve makro-finansal istikrarı güçlendirdiğini belirtti. Programın, art arda yaşanan şoklar karşısında başarısını kanıtladığını ifade eden Şimşek, Türkiye ekonomisinin artık kalıcı ve sürdürülebilir yüksek büyüme için sağlam bir zemine sahip olduğunu ve pozitif bir döngüye girdiğini söyledi. 2025'in ilk çeyreğindeki büyüme verilerini de değerlendiren Bakan Şimşek, ekonominin %2 oranında ılımlı bir büyüme gösterdiğini açıkladı. Özel tüketimin yavaşladığı bu dönemde, toplam yatırımların büyümeye olumlu katkı sunduğunu vurguladı. Hizmetler ve inşaat sektörlerinin güçlü seyrini koruduğunu, sanayi üretimindeki daralmanın ise büyük ölçüde çalışma günü eksikliğinden kaynaklandığını belirtti. Şimşek, sıkı finansal koşulların etkisiyle yurt içi talebin zayıfladığını ancak dış dengede iyileşme gözlendiğini de ekledi. Bakan Şimşek, yılın ikinci çeyreğindeki ekonomik gelişmelere de değindi. Sanayi ve hizmet üretiminin yatay seyrettiğini belirten Şimşek, perakende satış hacmi ve kart harcamaları gibi talep göstergelerinin beklentilerin altında kaldığını söyledi. Bu nedenle, çıktı açığının ikinci çeyrekte ve yıl sonunda negatif bölgede kalmasını beklediklerini ifade etti. 2025 yılı büyümesinin, Orta Vadeli Program (OVP) hedefinin biraz altında gerçekleşeceğini öngören Şimşek, bu durumun ekonomide sert bir düşüşten ziyade geçici bir yavaşlamaya işaret ettiğini belirtti.Son olarak Şimşek, kısa vadede büyümede yaşanan yavaşlamaya rağmen, orta ve uzun vadede büyüme ile enflasyon arasında bir ödünleşme olmadığını vurguladı. Fiyat istikrarının, sürdürülebilir yüksek büyümenin temel şartı olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bakan Şimşek, bu görüşünü geçmiş dönem verileriyle destekledi. 1993-2002 yılları arasında ortalama enflasyonun %71,8 gibi yüksek bir seviyede olduğunu ve bu dönemde büyümenin sadece %3,1'de kaldığını belirtti. 2003-2012 döneminde ise enflasyonun ortalama %9,3 ile tek haneye indiğini ve buna paralel olarak büyümenin %5,7'ye yükseldiğini ifade etti. Son olarak, 2013-2024 yıllarında ortalama enflasyonun %25,1'e çıkmasıyla büyüme oranının %5,1'e gerilediğine dikkat çekti. Bakan Şimşek, yıl sonu enflasyon tahminlerinin korunduğunu ve dezenflasyon süreci için gerekli koşulların büyük ölçüde devrede olduğunu belirtti. Haziran 2024'te başlayan dezenflasyon sürecinin 14 aydır kesintisiz devam ettiğini ifade etti. Şimşek, Temmuz ayında yıllık enflasyonun %33,5 ile 44 ayın en düşük seviyesine gerilediğini, gıda enflasyonunun %28'e, temel mal enflasyonunun ise %20,7'ye düştüğünü söyledi. Hizmet enflasyonunun da üç yılı aşkın bir aradan sonra ilk defa %50'nin altına indiğine dikkat çekti. Çekirdek enflasyon göstergelerinde de düşüşler yaşandığını belirten Şimşek, üretici fiyatlarındaki aylık artışın ise yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini kaydetti. Bu gelişmelerin, dezenflasyon sürecinin hem kapsamlı hem de kalıcı nitelikte ilerlediğini teyit ettiğini vurguladı. Bakan Şimşek, hizmet enflasyonundaki düşüşün, enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin ve maliye politikasındaki koordinasyonun dezenflasyon sürecini desteklediğini belirtti. Dışsal riskler konusunda ise temkinli bir iyimserlik içinde olduklarını dile getiren Şimşek, küresel ticaretten kaynaklanan risklerin son dönemde azaldığını söyledi. ABD tarafından uygulanan tarifelerin, Türkiye'nin ana ticaret ortaklarıyla yaptığı ikili anlaşmalar ve gümrük rejimleri sayesinde hem fırsatlar hem de zorluklar yaratabileceğini belirtti. Özellikle, ABD'nin 31 Temmuz 2025 tarihli Kararnamesi'nde Türkiye'nin en düşük tarife uygulanan ülkeler arasında yer almasının, başta Asya ve Latin Amerika ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye kıyasla önemli bir avantaj sağlayabileceğini vurguladı. Bakan Şimşek, jeopolitik gelişmelerin emtia fiyatları ve enflasyon üzerindeki etkilerini yakından izlediklerini ifade etti. Özellikle petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların belirleyici bir unsur olduğunu vurgulayan Şimşek, Haziran ayında artan petrol fiyatlarının akaryakıt ve ulaştırma hizmetleri üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturduğunu, Temmuz ayında ise fiyatların kısmen gerilemesiyle bu baskının azaldığını belirtti. Petrolün 70 dolar civarındaki yeni denge seviyesinin jeopolitik gerilimler öncesine göre daha yüksek olduğunu söyleyen Şimşek, bunun enflasyon açısından yukarı yönlü risklerin devam ettiğini gösterdiğini kaydetti. Buna rağmen, mevcut göstergelerin yıl sonunda enflasyonun Merkez Bankası'nın tahmin aralığında kalacağına işaret ettiğini de sözlerine ekledi. Bakan Şimşek, dezenflasyon sürecinin öngörülen rotada ilerlediğini ve bu iyileşmenin kalıcı ve istikrarlı olmasının önemli olduğunu belirtti. Para politikasının talep, kur ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyonu güçlü şekilde desteklediğini ifade eden Şimşek, maliye politikasının da bu çabayı tamamladığını kaydetti. Gelirler politikası, gıda, konut ve enerji alanlarındaki arz yönlü politikalarla birlikte 2026 yılında enflasyonun %20'nin altına inmesini öngördüklerini söyledi. Enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin de kararlı duruşlarının bir sonucu olduğunu vurgulayan Şimşek, şu örneği verdi: Ekim 2023'te %45 olan 12 ay sonrası enflasyon beklentisi, Temmuz 2025'te %23'e geriledi. 2026 yıl sonuna ilişkin piyasa beklentisinin ise %20 düzeyinde olduğunu belirten Bakan, bu rakamın ortalamayı yansıttığını ve %20'nin altında beklentisi olan katılımcı sayısının arttığını da ekledi.