Diyetler, sporlar fayda etmiyorsa dikkat! Kilo verememenizin nedeni bu değerleriniz olabilir: Hemen kontrol ettirin

Az yemek yediğiniz halde kilo alıyorsanız, bu durum vücudunuzun bir işaret veriyor olabileceği anlamına gelebilir. Sebepsiz kilo alımının altında yatan en yaygın sorunlardan biri tiroid hastalığıdır. İşte detaylar...

Uzman Diyetisyen Melike Çetintaş'ın verdiği önemli bilgiler ışığında, su içmenin her zaman yararlı olmayabileceğine dikkat çekiliyor. Özellikle insülin direnci olan kişilerde kilo verme zorluğu, tatlı isteği, atıştırmalık arzusu, yemek sonrası aşırı uyku isteği gibi belirtilerle karşılaşılıyorsa, bu durum insülin direncine işaret edebilir. İnsülin direnci, diyabetin ilk adımı olarak kabul edilir ve bazı yaşam tarzı faktörleri, genetik yatkınlık ve hormonal değişikliklerle ilişkilidir.

Fazla kilolu ve obez bireyler, hareketsiz yaşam tarzına sahip olanlar, genetik predispozisyonu olanlar, uyku problemleri yaşayanlar, gebelikte diyabet tanısı almış olanlar ve polikistik over sendromu geçirenler insülin direnci riski altında olabilirler. Ayrıca, genetik bozukluklar, hormonlar, steroid ve kortizon içeren ilaçların kullanımı, sigara ve alkol tüketimi, yaşın ilerlemesi gibi faktörler de insülin direncini artırabilir. İşte detaylar...


UZMAN DİYETİSYEN MELİKE ÇETİNTAŞ SU İÇME KONUSUNDA DİKKAT ÇEKTİ

İnsülin direnci, sadece şeker hastalığına değil, aynı zamanda kalp-damar hastalıkları, ateroskleroz, yüksek kolesterol, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, polikistik over sendromu, kısırlık gibi bir dizi hastalığın temel nedeni olabilir. Bu nedenle, insülin direnci olan kişilerde sadece su içmenin yeterli olmadığı, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve uzman rehberliğinde tedavi yöntemlerine başvurmanın önemli olduğu vurgulanıyor.

İnsülin direnci tedavisinde sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapılarak, bu durumun %60 oranında sadece sağlıklı beslenme ve egzersizle iyileşebileceği belirtiliyor. İlaç tedavisi gerektiğinde bile, tek başına ilaç kullanımının yeterli olmadığı ifade ediliyor. Beslenme tedavisi içinse glisemik indeks ve glisemik yük diyetinin önemli olduğu vurgulanıyor.


Uzman Diyetisyen Melike Çetintaş'a göre, insülin direncinde diyet, basit şekerin çıkarılması ile başlamalıdır. Tatlı krizlerini tetiklememek adına basit şekerden uzak durmak önemlidir. Tam tahıllı ürünler, esmer ekmek gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Aç kalmak, şeker dengesini bozabileceği için düzenli ve bol öğün tüketmek gereklidir. Günde 2 öğün beslenmek önerilmez, bu nedenle günde 3 ana öğün ve ara öğünlerle beslenmek insülin direncini dengelemeye yardımcı olabilir.

Ara öğünlerde meyve ile süt veya yoğurt kombinasyonu, şekerin hızlı yükselmesini önleyerek dengeli bir beslenme sağlar. Özellikle meyve tüketirken yanında süt, yoğurt veya ayran içmek önerilir. Ayrıca, insülin direncini kırmada kilit nokta ara öğün yapmaktır. Tatlı isteği olduğunda, fit tariflerin içinde bulunan bal, pekmez ve fazla meyve tüketimine dikkat edilmelidir. Ancak tatlı tüketilse bile, sonrasında düzenli diyet programına devam etmek önemlidir. Öğün atlamak, şeker dengesini daha fazla bozabilir ve açlık krizlerini artırabilir.

Haftada 2 gün balık tüketiminin sağlık açısından önemli olduğu vurgulanarak, özellikle omega-3 yağ asitleri içeren hayvansal ve bitkisel gıdaların direnci yenmede etkili olduğu ifade ediliyor. Keten tohumu salatalara ve yoğurtlara eklenebileceği, ara öğünlerde ise 2-3 adet ceviz tüketilebileceği belirtiliyor.

Gece geç saatlere kadar oturan kişilerin akşam 6'dan sonra yemek yememeleri gerektiği ve bu nedenle gece ara öğününün önemli olduğu ifade ediliyor. Uyku saatinizden 3 saat önce 2 kuru hurma ve 1 bardak tarçınlı süt içilmesinin önerildiği, bu sayede gece şeker krizinin önüne geçilebileceği ve sabah kan şekerinin daha dengede olabileceği belirtiliyor.

Akdeniz tipi beslenmenin hem şeker dengesi hem de kilo kontrolü için etkili olduğu vurgulanıyor. Günün başlangıcında zeytin, peynir, yumurta, esmer ekmek ve bol yeşillik içeren bir kahvaltının önerildiği, bir öğünde kaliteli protein kaynağı tüketilmesinin önemine değiniliyor. Akdeniz tipi beslenmeyi seçenlerin, sebze yemekleri ve haftada 2 gün kurubaklagilleri tüketmelerinin önerildiği ifade ediliyor.

Araştırmalara göre haftada sadece 3 gün 30 dakika yürüyerek insülin direncini düşürmenin mümkün olduğu belirtiliyor. Egzersizin, açken değil yemeklerden 1-1.5 saat sonra, ara vermeden belli bir tempoda 30 dakika yürümenin, kalp atım hızını artırarak yağ kaybını ve kaslardan glikoz kullanımını arttırabileceği ifade ediliyor. Beslenme ve egzersiz programlarının bireysel ihtiyaçlara uygun olması gerektiği vurgulanıyor.

Sağlık Haberleri