Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın uzun süredir devam ettirdiği politikaların enflasyon sorununa neden olduğu bilinen bir gerçek. Ancak 28 Mayıs seçimlerinin ardından yeni ekonomi yönetiminin para politikasında radikal bir değişiklik yaparak 7 PPK üst üste faiz artırımına gitmesi, ekonomide klasik iktisat prensiplerine dönüş sinyali verdi.
Türkiye'deki politika faizlerinin yüzde 42.5'e çekilmesi ve 2024 yılı için öngörülen 250 baz puanlık artış sinyali, parasal sıkılaşma sürecinin tamamlanacağı beklentisini ortaya koydu. Ancak, bu adımların ardından uluslararası kuruluşların dolar/TL paritesi tahminlerindeki radikal değişimler, piyasalarda dikkat çekici bir hareketlilik yarattı.
DOLAR TAHMİNLERİ RESMEN ALT ÜST OLDU
Öncelikle HSBC'nin 2024 yılı sonu için öngördüğü dolar/TL hedefinin 33 liraya düşürülmesi, piyasalarda hareketlenme yarattı. Ardından İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'ın sürpriz bir yatay hareket öngörüsü, tartışmalara yol açtı.
Ekonomim.com yazarı Alaattin Aktaş, yabancı sermayenin atılan radikal adımların arkasında farklı amaçlar olduğunu savunarak, bu hamlelerin siyasi iradeyi etkilemek amacı taşıdığını belirtti.
Aktaş'a göre, 2024 yılında Türkiye'de enflasyonun yükselmesi istenmezken, dolar kurunun artmaması hedefleniyor. Bu durumun uluslararası yatırımcılara dolar bazlı yıllık yüzde 30'un üzerinde getiri sunabileceğini dile getirdi.
Aktaş'ın analizine göre, bu senaryo doğrultusunda yapılan tahminlerde dövizin artışının enflasyonun çok altında kalması hedefleniyor. Bu durumda yabancı sermaye büyük bir kazanç elde edebilirken, Türk parasının değer kaybı da minimize edilmiş olacak. Bu tahminler, ekonomik mantıkla örtüşmeyen bir senaryo olarak değerlendiriliyor.
Yabancı finans kuruluşlarının en düşük tahmini dahi dolar/TL için 33 lira iken, en yüksek tahmin 40 lira civarında bulunuyor. Bu tahminlerin gerçekleşmesi durumunda yatırımcılar, büyük ölçüde kazanç elde edebilirken, ekonomik dengelerde ciddi bir dalgalanma yaşanabilir.