Borç Sahiplerine Önemli Uyarı: Yargıtay'dan Şaşırtıcı Karar, Ceza Durumuyla Karşı Karşıya Kalabilirsiniz

Borcu olanlar için önemli bir karar! Yargıtay, sosyal medya paylaşımlarını delil olarak kabul etti. Borçlu ve alacaklı arasındaki yazışmalar belge niteliği taşıyor. Ses kayıtları ise belirli istisnalar dışında suç teşkil ediyor.

Yargıtay, borcu olan ve alacağı bulunan milyonlarca kişiyi ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Yargıtay'ın bu kararına göre, yazılı bir beyan olmasa dahi sosyal medya paylaşımlarında borçlu olduğunu belirten ifadeler, delil olarak kabul edilebilecektir. Konuyla ilgili olarak Avukat Ali Oktay Coşgun açıklamalarda bulunarak, bu tür yazışmaların belge niteliği taşıdığına ve suçlu duruma düşürebileceğine dikkat çekti.

Sosyal Medya Paylaşımları Borç İspatında Delil Sayıldı

Borcu olan ve alacağını tahsil edemeyen herkesi ilgilendiren bu karara göre, sosyal medya üzerindeki konuşmalar borçlu ve alacaklı arasındaki davada delil olarak kullanılabilecektir. Bir kişinin sosyal medyada borçlu olduğunu belirten ifadeler kullanması hukuki açıdan delil olarak kabul edilmektedir. Yargıtay'ın kararına göre, eğer borçlu taraf sosyal medya üzerinden borcunu kabul eden bir mesaj göndermişse, bu mesaj o borç için delil niteliği taşımaktadır. Ancak mahkemeye sunulan bazı belgeler vardır ki, bunlar iki istisna dışında dava açan kişiyi suçlu duruma düşürebilmektedir.

Ticari İlişkideki Borç Davası Emsal Karar Niteliği Taşıyor

Ticari ilişki içerisinde olan iki kişi arasında açılan alacak verecek davası bu konuda bir emsal niteliği taşımaktadır. Davalı, davacıyla aralarında ticari ilişki ve sözleşme olduğunu kabul etmiş ancak malları teslim almadığını ve davacıya herhangi bir borcu olmadığını beyan etmiştir. Davalının davacıya gönderdiği Facebook mesajlarında "11.000,00 TL'lik borcumun ödeme planını çıkarın ve ben de ödemeye başlayayım" şeklinde ifadeler bulunmaktadır. Davalı mahkemede mesajın kendisi tarafından gönderildiğini kabul ettiğinde, bu yazışmalar, 6100 sayılı HMK'nın 199. maddesi uyarınca belge olarak kabul edilmiştir. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Avukat Ali Oktay Coşgun, gazetevatan.com'a özel açıklamalarda bulundu.

Mesaj ve Mailler Belge Olarak Kabul Edilebilir

Taraflar arasındaki sözlü anlaşmalarla ortaya çıkan borç ilişkilerinin ispatı, herhangi bir yazılı senet, sözleşme veya belge olmaksızın sıklıkla hukukun konusu olmaktadır. Avukat Ali Oktay Coşgun, "Geçmişte, sosyal medya aracılığıyla gönderilen mesaj ve maillerin borç itirafı olarak kabul edilip edilemeyeceği konusunda çelişkili kararlar bulunmaktaydı. Ancak son dönemde Yargıtay'ın verdiği kararlarda mesaj ve mail kayıtlarının belge olarak kabul edileceği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 199. maddesine atıfta bulunularak belirtilmiştir" şeklinde ifade etti.

Hangi Durumlar Belge Olarak Kabul Ediliyor?

Avukat Coşgun, diğer uygulamaları da sıralayarak, "Yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları, uyuşmazlık konusu olayların ispatına uygun nitelikte belge olarak kabul edilmektedir" dedi.

Alacaklar Bu Yollarla İspat Edilebilir

Son yıllarda verilen Yargıtay kararlarına dikkat çeken Coşgun, "Mesaj kayıtları belge niteliği taşımakta olup içerdikleri kabul edici ifadelere dayanarak alacak davasının kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mail ve mesaj kayıtları belge olarak kabul edilmektedir. Bu belgelerde borçlu tarafın mesajların kendisine ait olduğunu kabul etmesi ve borç itirafı niteliğinde ifadelerin bulunması halinde alacağın ispatı bu yolla mümkün olmaktadır" diye açıklama yaptı.

Ses Kaydı Alanlar Dikkat!

Ses kayıtlarının borçla ilgili delil teşkil edip etmediği sorusu da sıkça gündeme gelmektedir. Avukat Coşgun, "Teknolojideki gelişmelerle birlikte günümüzde neredeyse herkes telefon görüşmelerini kaydedebilmekte ve bunları kanıt olarak kullanıp kullanamayacağını öğrenmek istemektedir. Ses kaydının alınması, özel verilerin izinsiz olarak elde edilmesi, Anayasa ile güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının bir uzantısıdır. Özel hayatın gizliliği hakkı, bireyin kendisiyle ilgili her şeyin gizli kalması, ifade edilmemesi, kaydedilmemesi, gösterilmemesi ve ihlal edilmemesini talep etmektedir" şeklinde değerlendirmede bulundu.

Ses Kaydı İki İstisna Dışında Suç Teşkil Ediyor

Habersiz olarak alınan ses kayıtlarının hukuka aykırı delil olarak değerlendirildiğini ve mahkemede ispat aracı olarak kullanılamayacağını vurgulayan Avukat Coşgun, "Ancak bu durumun temelde iki istisnası bulunmaktadır. Boşanma davaları ve ceza davaları bu istisnaların görüldüğü durumlardır" şeklinde açıklama yaptı.

İlk İstisna: Boşanma Davaları

Coşgun, boşanma davalarında Yargıtay'ın delil değerlendirme konusunda hukuka aykırı elde edilmesiyle hukuka aykırı üretilmesi yönlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararında, hukuka aykırı olarak elde edilen bir delilin somut olayın özelliğine göre değerlendirilebileceği, ancak hukuka aykırı olarak üretilen bir delilin hiçbir şekilde delil olarak kabul edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.

İkinci İstisna: Ceza Davaları

Coşgun, karşı tarafın bilgisi olmaksızın alınan ses kaydının delil olarak değerlendirildiği ikinci istisnaya da dikkat çekerek, bu durumun ceza hukukunda geçerli olduğunu ifade etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararına göre, kişinin kendisine karşı işlenen bir suçla ilgili olarak, kanıt elde etme imkanının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, karşı tarafla yaptığı konuşmaları kaydetmenin hukuka uygun olduğu kabul edilmektedir.

Yargıtay'ın bu kararıyla birlikte, borcu olan ve alacakları bulunan kişilerin sosyal medya paylaşımlarının önemi artmış ve bu paylaşımların delil olarak kabul edilebileceği belirlenmiştir. Ancak özel hayatın gizliliği ve ses kaydı gibi konuların da hassasiyetle ele alınması gerektiği unutulmamalıdır.

Ekonomi Haberleri